15 Mayıs 2022 Pazar

BİG




Tam bir Tom Hanks yapımı olan bir filmle geldim. Uzun bir süredir yazı yazmıyordum; daha doğrusu yazamıyordum diyebiliriz. Bazı dönemlerde yazı yazma konusunda sıkıntı çekiyorum. Bunda neyin etkisi var bilmiyorum ama yazmam gereken bir sürü şeyin birikmesine rağmen bir kelime bile yazamamış olmak biraz sinir bozucu. Bunun dışında eve dönmüş olmak, ailem ve arkadaşlarımla zaman geçirmek harika oldu. Kısa süreli değişikler beni başka yönlere yönelttiği için yapmak gereken şeyleri sürekli erteleyip kişisel zamanıma daha fazla yer ayırmaya çalışıyorum. İçimden de açıkçası başka bir şey yapmak gelmediği için işime geliyor.  


Şimdi benim yazı yazamamamı bir kenara bırakıp yazımın asıl konusuna gelelim. Bir kaç aydır kardeşimle birlikte izlediğim ilk film. İkimizin de amansız bir Tom Hanks sapıklığına tutulduğu bir dönemdeyiz. Böyle bir zamanda izlenebilecek bir başyapıt filmin kendisi. Aslında filmden biraz Keşke Otuz Olsam' dan esintiler var diyebiliriz. Gerçi tam tersi de olabilir çünkü Big çok daha önce çekilmiş bir yapım. 


Öncelikle film bütün aile üyeleriyle birlikte izlenebilecek bir yapıya sahip. Ortaokul yaşındaki bir çocuğun bir festivalde dilek makinasına(?) dilek dilemesiyle başlıyor. Ertesi gün büyümüş bir halde uyanan çocuk büyük bir şok içinde nasıl olduğunu anlamaya çalışıyor. Bir gecede yetişkine dönüşmesine kimse inanmadığı için annesinin onu hırsız sanmasıyla evden yaka paça bir şekilde kaçıp en yakın arkadaşını bulmaya okuluna gider. İlk başta arkadaşı da inanmasa da sadece ikisinin bildiği bir şarkıyı söyleyince arkadaşına inanmayı seçer. İki kafadar bu durumla nasıl başa çıkacaklarını bilemese de dilek makinasının işleri tersine çevirebileceğini düşünüp makinayı bulmak için şehre giderler ve büyük arkadaşı için oda tutarlar. Makinaya ulaşacakları zamana kadar büyük arkadaşın şehirde kalması gerekir ve başına değişik olaylar gelmeye başlar.


Açıkçası filmde Tom Hanks' in gerçekten bu iş için biçilmiş kaftan olduğunu düşünüyorum. Birçoğumuzun bildiği Forest Gump filminden de anlaşılabildiği için kendisi çocuksu rolleri oynamada bir numara. Filmde büyük bir insanın bu kadar çocukların gözünden bakıp onların ihtiyaçlarını anlaması bütün iş dünyasındaki yetişkinlerin şaşırmasına sebep oluyor. Gerçek dünyada bile çocukların aklı her zaman yetişkinlerinkinden farklı çalışır dememizde bir doğru yatıyor. ''Çocukların dünyayı bu kadar farklı görmesinin sebebi gerçekte acaba ne?'' diye düşündüğünüz hiç oldu mu? Her ne kadar tam bir yetişkin olarak kendimi tanımlamasam da artık çocuk da olmadığım inkar edilemez bir gerçek. İnsanlar ne zaman çocuk gibi düşünmeyi bırakır? Bu film bana bu soruyu düşünmeme sebep verdi.  Belki bir gün bununla ilgili bir yazı yazmalıyım.




Film boş zamanlarınızda ailenizle ya da kendinizle zaman geçirmek için izlenebilecek yormayan bir yapım. Puanım 7/10.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Vicdanın Ölümü