İkonik bir film serisiyle herkese merhaba. Bloğumda sürekli olarak kıyıda köşede kalmış filmleri yazdığım söylendi birkaç kişi tarafından. Bunun sebebi genel olarak şu herkesin 'bildiği' filmleri çok önce izlediğim için detaylarını fazla hatırlayamamam. Burada bir film ya da dizi hakkında bir yazı yazıyorsam genelde o filmleri yakın zamanda izlemiş oluyorum. Hatta sırf buraya yazabilmek için birkaç kere izlediğim filmler oldu.
Ama her ne kadar bir sürü film izlemiş ve izliyor olsam da benim de hala izlemediğim kült filmler olabiliyor. Mesela bu filmleri daha bir ay önce izledim. Bazen bazı filmleri bekletmek daha anlamlı geliyor bana. Tabi bunun sonuçları iyi de olabiliyor kötü de. Çünkü filmler bekledikçe daha fazla beklenti oluşturuyor bende. Bu yüzden de filmden istediğim şeyleri göremezsem daha büyük bir hayal kırıklığına uğruyorum.
Ama bu film serisinde kesinlikle öyle bir şey olmadı diyebilirim. Öncelikle film eski olduğu ve bilimkurgu kategorisinde yer aldığı için sinemadaki kısıtlılıklardan dolayı oluşan yapmacıklıkları tahmin edebilirsiniz. Yine de her şeye rağmen filmin çekimleri dönemine göre oldukça kaliteliydi.
İlk film 1985 yılından 1955 yılına gidilmesini konu alıyor. Marty adlı lise öğrencisinin çatlak bir bilim insanı olan Doktor Emmett ile birlikte onun yaptığı zaman makinasıyla geçmişe gitmesiyle başlıyor. Geçmişte Marty anne ve babasının lisedeki halleriyle karşılaşıyor. Yanlışlıkla annesinin ilgisini kendisine çeken Marty annesinin tekrar babasına aşık olması için çabalarken aynı zamanda babasının ezik halinden kurtulmasına yardımcı olmaya çalışır. Her şeyi normale çeviren Marty zaman makinesine binerek kendi zamanına geri döner ve gittiğinde birçok şeyin iyi yönde değiştiğini fark eder. En son Doktor Brown yanına gelir ve onu gelecekte bir sorunun beklediğini söyleyerek biter.
İkinci filmde Marty'nin gelecekteki sorunlarını çözmek için 2015 yılına gitmeleriyle başlıyor. Şuanı düşünürsek 80'li yıllarda hayal edilen 2015 ve gerçekteki hali arasında uçurumlar olduğunu söyleyebiliriz. gelecekte Yaptıkları bir hata yüzünden kendi zamanlarını mahfeden ikili yine 50'li yıllara dönerek bozdukları şeyleri düzeltmeye çalışırlar.
Üçüncü filmin çekimleri ikinci filmle birlikte çekilmiş. Bu yüzden filmler birbirlerinin kesintisiz devamı şeklinde olmuş. Yani eğer bu üçlemeye başlamak istiyorsanız filmler arasında fazla zaman bırakmadan izlemenizi tavsiye ederim. Üçüncü filmin konusu ise Doktor Brown'ın bir kaza sonucu 1885 yılına gitmesi ve geçmişten Marty'e mektup yazarak kendini kurtarmasını istemesiyle başlıyor. Marty doktoru kurtarmak için 50'lere geri dönerek geçmişteki doktorun yardımıyla 1885'e gider.
Öncelikle bu film serini izlemem için beni resmen zorlayan kardeşime teşekkür etmek isterim. Büyük bir ihtimalle o beni zorlamasaydı bu seriyi çok daha sonra izleyecektim. Büyük bir bilimkurgu hayranı olarak eski yeni demeden her türlü filmi izliyorum. Genelde eleştirirken filmin yapıldığı yılları önemsemeyen çok kişi oluyor. Yazılarımı okuduysanız bu durumu önemsediğimin farkında olabilirsiniz. Bilimkurgu filmlerinin kaliteli olmasındaki en büyük etkenlerden birisi de kullanılan teknolojidir. Kendi zamanımız ve 80'lerdeki teknoloji arasında uçurumlar olduğu için o zamanlardaki filmler şuan için aşırı basit yapıda gözüküyor olsa da o zamanlarda büyük çığır açmış filmler arasına girmiş. Şuan bile izlediğinizde dönemine göre bile ne kadar iyi bir yapım olduğunu anlayabilirsiniz.
Serinin benim için ufak tefek senaryo hataları dışında bir sorunu yoktu. En büyük eksikliği sadece ikinci filmde birinci filme çok fazla gönderme olduğu için birbirinin tekrarı gibi olmuş. İzlerken bir yerden sonra aynı filmi izliyormuş hissi uyandırıyor insanda. Bunun dışında üçüncü film bana kalırsa serinin en kaliteli ve eğlenceli olan filmiydi.
Seriyi ayrı ayrı değerlendirirsem hepsinin puanlaması çok farklı olacaktır. Bunu istemediğim için üç filme puanım 7,5/10.