17 Nisan 2025 Perşembe

Eskinin Hüznü Yeninin Karmaşıklığı


Herkese soğuk ve karlı bir kış gününden merhaba. Uzun zamandır beklediğim bu kardan sonra eskisi gibi hissedememenin burukluğunu yaşıyorum. Çok eski değil tam bir sene önceye gittiğimizde bile kar yağarken çok daha farklı duygular yaşıyordum. Bu sene ise her ne kadar çok kar yağmasını beklesem bile bana eskisi kadar büyülü gelmiyor. Asla istediğim bir şey değil bunu hissetmek. Ben de diğer insanlar gibi kar yağdığında kocaman gülümseyerek havaya bakmak istiyorum. Bu kadar kısa bir dönemde ne oldu da bu kadar değiştim. Geçen sene daha çok mu mutluydum? Daha iyi bir hayat mı yaşıyordum? Bu sorulara asla cevap veremiyorum şu anda. Bir aralar bu sorulara direkt cevap bulabiliyordum ama şimdi kafamdaki uçuşan düşüncelerden, yapmam gereken işlerden, yetiştirilmesi gereken görevlerden dolayı kendi duygularımı göremez oldum. Halbuki öncesinde bu konularda ne kadar da keskindim. Öğrencilik hayatımda yaşadığım yoğunlukla; yetişkin hayatımdaki yorgunluğun bu kadar farklı sonuçlar doğurması ne tuhaf. 

Bunları yazarken bile aşırı derece yorgun, bitmiş ve tükenmiş hissediyorum. Aslında işi bırakıp kafamı dinleyebilirim. İş bulmak artık gözümü korkutmuyor. Ama sürekli kendimi durdurmaya ve bu durumun geçici olduğuna kendimi ikna etmeye çabalıyorum. 

Bazen saçma konular üzerinden inat ya da hırs yapabiliyorum. İşim de bu konulardan birisi. Kendime bir süre bu konuda izin vereceğim. Nereye kadar götürebilirsem götüreceğim. 

Bu gün yine depresifliğim üstümde. Artık yazı yazarken arada o kadar zaman oluyor ki. Her yazdığım paragraf başka bir döneme denk geldiği için duygularım çatışıyor. Bir yazımın başına oturup tamamını yazıp bırakamıyorum. Hep bir şeyler engelliyor. Bu yazıya 2 hafta önce başlamıştım. Yani en karlı ve soğuk havalarda.  Şimdi ise havalar o güne nazaran çok daha sıcak ve karsız. 

Yazmaya karar verdiğim ilk anda başlığı 'Hüzünlü Bir Kış Günü' olarak belirlemiştim ama şimdi bambaşka duygular ve bambaşka atmosferde olduğum için bu başlık yazıya çok uymayabilir diye düşündüm. Şimdiki isim aslında tam da beni yansıtıyor olabilir. Bir aralar sadece hüzünlü hissederken şimdi bütün duygular birbirine karışmış gibi. 

Yazdığım her paragraf bambaşka günlerin düşüncelerinden oluşuyor. Benim için de tuhaf bir deneme oldu bu açıdan. Normalde yazdığım yazının üzerinden çok fazla zaman geçtiğinde komple silerdim. Şimdi bayağı zorlanarak devam etsem de bir şekilde ilerliyorum. 

Bu paragrafı son olarak yazıyorum. Bu yazının sonu. Son dönemde bir sürü farkındalık kazandım. Tam daha ne öğrenebilirim derken önüme çok daha baş edilmesi tuhaf durum çıkıyor. İnsanlar olarak bazı konulara çok kafa yoruyoruz. Sürekli birbirleri arkasından konuşan, bir şeyler kapmaya çalışanlar insanlarla iç içeyiz ve bu nereye gidersek gidelim bizim peşimizden geliyor. Her yerin bu kadar aynı olması; farklı olması kadar korkutucu. Belli bir yaştan sonra insanla ilgili şeylerle arasına mesafe koyanları şu an çok daha iyi anlıyorum. Çünkü böylesi çok daha huzurlu. Bu noktaya erişmek herkesin harcı değilmiş mesela bunu da anladım. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Vicdanın Ölümü