Soğuk bir kasım gününden herkese merhaba. Vizelerimin başlayacak olmasından dolayı sürekli ders çalışmaktan artık sıkıldığım bir dönemdeyim. Eğer benim yazılarımı sürekli takip ediyorsanız sınav haftalarında daha fazla aktif olduğumu fark etmişsinizdir. Bu durumu ben genellikle ders çalışmamak için her bahaneyi aramak olarak adlandırabilirim ya da ders çalışma ortamlarına girdiğimde dikkatim o kadar çok dağılıyor ki toplayana kadar boş boş durmamak için yazı yazmayı tercih ediyorum da diyebiliriz. Ben genellikle ikinci tercihten yanayım. Her defa belki kütüphanede daha iyi ders çalışabilirim diye gelmeme rağmen asla verimli çalışabildiğimi düşünmüyorum. Belki sadece KPSS sınavına çalışırken verimli zaman harcayabiliyorum ama konu bölüm derslerime gelince bu pek de mümkün olmuyor.
Bu kadar yoğunluk arasında gün içinde fazla kendime vakit ayıramadığım için akşamlarımı genellikle film izlemeye ayırıyorum artık. Geçen senelerde boş olduğum her vakit bir şeyler izleyebilen ben bu sene bunu gerçekleştiremiyorum. Bu durumun nedenini bulamasam da hala sinir bozuculuğunu koruyor benim için.
Last Night in Soho da akşamları vakit geçirmek için izleyebileceğiniz yapımlardan. Öncelikle bu filmle ilgili olarak şunu söyleyebilirim ki vizyona girmesini aylar önceden beklediğim vizyona girdiğinde de asla fırsat bulup gidemediğim bir film. Başrol oyuncularından Matt Smith'i Doctor Who dizisine karşı olan hayranlığımdan dolayı yakından takip ediyorum. Kendisinin oyunculuğunu son derece beğeniyorum. Özellikle son zamanlarda kötü karakterlere hayat vermesi de aşırı yakıştırdığım bir durum. Yani film çok kötü olsaydı bile Sadece Matt Smith'in kötü karakterini görmek için izlerdim ki bu filme de kötü demek biraz acımasızlık olur.
Filmde bir moda tasarım bölümünü kazanan Eloise'in okumak için Londra'ya gitmesi konu alınıyor. Genç yaşta annesinin intihar etmesinden sonra psikolojik açıdan sıkıntılar yaşayan El Londra'da kaldığı öğrenci yurdundan çıkıp kendisine Soho'da bir oda kiralar.
Her akşam tanımadığı bir kızın hayatını yaşamaya başlayan El ilk başlarda eğlenceli olan bu yolculuğun gitgide karanlık yüzüyle tanışmaya başlaması kendi hayatını da alt üst etmesiyle bambaşka bir seviyeye götürüyor durumu.
Film hakkında ilk başlarda çok fazla beklentim olduğu için biraz sınırın altında kaldı diyebilirim. özellikle filmin sonuna doğru o kadar saçmaladılar ki bir an önce bitsin demeye başladım. Yine de izlenmeyecek kadar kötü bir film değil. Özellikle sahneler arasındaki dinamik etkileşim harika. Ayrıca oyunculuklar da müthiş bu yüzden kesinlikle şans verilmesi gereken bir film kendisi.
Puanım 7/10.