Vizelerimin bitmesiyle birlikte kendimi şımartmak amacıyla dizi/film izlemeye yoğun bir şekilde tekrar başladım diyebilirim. Açılışı da Joker filmiyle yaptım. Aslında bunda Netflix' e yeni gelmesi de etkili oldu. Bu zamana kadar nasıl izlemedin diyenler için şunu söyleyebilirim ki ne zaman bir şey aşırı popülerleşmeye başlasa bütün ilgim o şeyden uzaklaşmaya başlıyor. Bu filminde ilk çıktığı zaman bütün internet mecrasının bitki örtüsü olduğu için içten içe ne kadar merak etsem de izleyemedim. Bu durum kesinlikle benim kontrolüm dışında gelişen bir şey. Sanırım sürekli göz önünde olduğu için içimdeki merakın büyük oranda törpülenmesinden kaynaklanıyor olabilir. Bir şey sürekli göz önünde olursa o şeye karşı algınızı yitirirsiniz. Artık beyniniz o şeyi göz ardı etmeye başlar. Bu filmde benim için böyleydi.
Bildiğimiz Joker karakterine yavaş yavaş dönüşmesi; sosyal hizmetlerdeki bütçe kesintisi yüzünden aldığı psikolojik desteğinin kesilmesiyle ve ilaçlarına ulaşamamasıyla başlıyor. Artur FLECK hayal dünyası ve gerçek hayatı birbirine karıştırmaya başlıyor. Özellikle yan komşusunun kendisiyle ilişki içerinde olmasının tamamıyla kendi hayal gücünün ürünü olması izleyici bir miktar şaşırtıyor.