29 Ağustos 2025 Cuma
Vicdanın Ölümü
18 Ağustos 2025 Pazartesi
Senin Yolculuğun
Bir arkadaşım yazılarım için günlük okuyormuş hissi verdiğini söylemişti. Bu yazıyı okuyorsan eğer bu yoruma bayıldığımı söylemeliyim. Çünkü günlük dediğimiz şey insanın en saf ve sansürsüz duygularını paylaştığı bir tür. Yani başkaları için çok tehlikeli ama sahibi için de çok güvenli bir alan. Günümüzde acaba kaç kişi hâlâ günlük tutmaya devam ediyordur?
Sosyal medya uygulamalarından birinde 'bullet journal' ile ilgili bir gruba üyeyim. Orada genellikle insanlar ajanda tasarımlarını paylaşıyorlar. Başkalarının yaratıcılıklarını gördükçe kendi kendime hayret ediyorum. Gerçekten insanlar çok yetenekli ve yaratıcı. Düşünsenize yolda gördüğünüz ya da çevrenizde olan çok normal ve 'sıradan' görünüşlü birisi kişisel hayatında o kadar yaratıcı seviyesinde üretken ki kendisinin o anki halini başka zaman görseniz o kişi olduğunu anlayamazsınız. Bu düşünce beni her zaman aşırı heyecanlandırıyor. Çünkü bilindik bir şeyin gizemli bir tarafı olduğunu öğrenmek ve dahası o tarafını tanımanıza olanak sağlanması ne büyük bir lütuf.
Bu durum bana birazcık doğal taşları da hatırlatıyor. Bilirsiniz doğal taşların genellikle dış kısımları yerlerde gördüğünüz büyük taşlardan farksızdır; sıradandırlar. Bildiğim kadarıyla da bu işin uzmanları da kolay kolay fark edemiyor bu taşları ama o taşları ararken ki heyecan çok farklı gibi. Adeta bağımlılık yapan bir tarafı var bu işin. Bence bu biraz da insanın yapısı ile alakalı. İnsanlar olarak her zaman ulaşılması zor ve güzel şeylere çekiliyoruz (burada güzelliğin göreceli bir durum olduğunu da söylemek isterim). Her zaman gözümüz en yükseklerde oluyor. Bu durumu ben çok anormal görmüyorum. Yani herkesin hayatına devam edebilmesi için bir amacı olması gerekiyor. Her ulaşılan amaçtan sonra da başka bir hedef oluşturuluyor. Zaten böyle bir şey yapmasaydık herkes büyük bir depresyonun içinde bulurdu kendisini. Bu tabi ki de benim düşüncem ama bilirsiniz bu yazının sahibi ben olduğum için her fikrimi, düşüncemi istediğim gibi yazabilirim. Bu özgürlüğe sahip olmak bile beni güç zehirlenmesine sokabilir.
Konunun ana temasını kaçıranlar için; ilk başta arkadaşımın iltifatından ilhamla bu yazıya başlamıştım, sonrasında yazım farklı bir alanda süzülmeye başladı. Şu an toparlamak için şunları söyleyebilirim ki. Herkesin hayatının bir noktasında içindeki cevheri keşfetmesini çok isterim. Bunu bütün hümanist bakış açımla (asla hümanist olduğumu düşünmüyorum) söylüyorum. Belki de bu sayede insanlık olarak daha iyi yerlere gidebiliriz; gidemesek de o yola girmeye çabalamak bile çok değerli. Umarım herkes 'Başkaları neler yapıyor?' kalıbından çıkıp 'Biz neler yapabiliriz?' kalıbını benimser. Herkesin hayatındaki fazlalıklardan kurtulup kendi hayatı için yaşamaya başlamasını çok istiyorum. Aynı şey kendi hayatım için de geçerli tabi ki. Neyse buraya kadar çok çabaladım, hala da çabalamaya devam ediyorum. Umarım herkes kendi hayatını yaşamaya cesaret edebilir.
-
Bugün hava ne kadar sıcaksa ben de o kadar sıkıcıyım. Normalde kendime sıkıcı falan demem ama bugün kendimi öyle hissediyorum. Zaten sürekli...
-
Herkese soğuk ve karlı bir kış gününden merhaba. Uzun zamandır beklediğim bu kardan sonra eskisi gibi hissedememenin burukluğunu yaşıyorum. ...
-
Bir arkadaşım yazılarım için günlük okuyormuş hissi verdiğini söylemişti. Bu yazıyı okuyorsan eğer bu yoruma bayıldığımı söylemeliyim. Çünkü...