Yani hayatımızda sürekli bir dönem kapanıyor ve bir dönem açılıyor. Değişim dediğimiz karmaşık şeyin en güzel yanı da bu zaten. Sürekli olarak bir şeylere eviriliyoruz iyi ya da kötü olarak ve sonunda geriye dönüp baktığımızda kendimize ne kadar yabancılaştığımızı fark ediyoruz. Bence herkesin hayatının bir noktasında kendisine 'Bana n'oldu da ben böyle bir insana dönüştüm?' dediği olmuştur. Aslında kendimizin farkındalık seviyesinin ne kadar yüksek olduğuyla da alakalı bir konu bu. Gerçi insan farkında olmadan da değişimler yaşayabiliyor. Sizce hangisi daha iyi farkında olduğunuz bir değişim mi yoksa hiç anlamadan etmeden yaşadığınız hayat mı? Bence her iki tarafın da kendine göre güzellikleri var. Bir yandan baktığımızda değişimin içinde olmak o bütün sancılı süreci sonuna kadar hissetmek demek ve bu durum biraz can sıkıcı olabilir. Çünkü bir şeyleri doğurmak üzere olduğunuzun bilincinde o doğum sancısını çekmek zorundasınız. Bu çok rahatsız edici derecede acı dolu olabilir. Öte yandan farkında olmadığınızda bunların etkisinde çok fazla kalmadan bir anda 'Ben ne oldum?' a gelebilir. İnsanın üzerinde aptal bir hissiyat bırakan bu durumda da insan bir süre varoluşsal sancılar çekmek durumunda. Ben galiba acıyı hissetme tarafındayım bu işin. Bunda kontrolün elimde olma hissiyatını sevmem büyük önem arz ediyor. Durum ne kadar acı verici olursa olsun bütün iplerin elimde olması güven verici.
Bu dizi de iki insanın sancılarını harika bir şekilde anlatıyor. Barış ve Deniz ilk başta bir düğünde bir araya geliyor. Genelde dizide zaman kavramı biraz farklı işlenmiş. İsminden de anlaşıldığı gibi her bölümde ilk ve son zamanları anlatılıyor. İlk zamanları anlatırken ne kadar kaotik olsalar da aralarındaki değer görülebiliyor. Son kısmında ise yine aynı kaos olmalarına rağmen ikisinde de bundan yorulmuş ve bıkmışlığı anlayabiliyorsunuz. İlk bölümünde beni en çok 'nasıl bu hale gelebildiler' kısmı şaşırttı. Çünkü ne kadar kaotik olsalar da birbirlerine çok fazla değer veriyorlardı. Tabi ki sonrasında neden bu hale geldiklerini çok daha iyi anladım. Birbirlerini o kadar çok hırpalamışlardı ki zaman içinde, artık kötü davranmaya bile güçleri kalmamıştı. Sürekli olarak bir güç kavgası hakimdi aralarında. Egolarını yarıştırıyorlardı. En sonunda da birbirlerini öyle tükettiler ki bambaşka iki insan olarak bitirdiler aralarındaki ilişkiyi.
Diziye başlamadan önce çok fazla tereddütüm vardı. Kötü anlamda değil dram dolu olmasından kaynaklı sadece. Bana kalsa uzun bir süre daha izlemezdim ama annem geçenlerde dizinin bir kesitini görmüş ve izlemek istediği için başladık onunla birlikte. Bilirsiniz normalde türk dizilerine karşı biraz ön yargım var ama böyle yapımları izledikçe 'aslında o kadar da kötü değiller ya' düşüncesini benimsemeye başladım.
Bu dizi için söylenebilecek en kısa yorum şu: Kaos seviyorsanız, monotonluk bana göre değil ben adrenalin seviyorum derseniz bu dizi tam size göre.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder