29 Ekim 2021 Cuma

Last Christmas / Bir Şans Daha


           Soğuk havaların kendini göstermeye başladığı bugünlerde sıcak odalarımızda yılbaşı havasını hissetmek için izlenebilecek bir film. Kendi açımdan bakacak olursak farklı bir şehirde, bir çok kararsız durumda kalan -tamamıyla mecburiyetten- ben için harika bir kafa dağıtma filmi diyebilirim. Özellikle şu bir kaç gün içinde daha fazla gergin durumlarla baş başa kalacağımı düşünürsek bu tarz filmler hakkında daha fazla yazı gelebilir. İnanın asla gergin ortamlarda kalamayan -ya da kararsızlık- bir insan olarak bayağı zor bir dönem diyebilirim. Bir çok üniversite öğrencisinin de bu tarz sıkıntılarla karşı karşıya kaldığına eminim. Çok fazla durumun içine girmek istemesem de kendi düşüncelerimi olaylar içine karıştırmadan duramıyorum. Maalesef kendini yetişkin sanan bir çok kişinin öğrencileri düşük seviyede insanlar olarak görüp ciddiye almamaları büyük bir saygısızlıktan başka bir şey değil. Özellikle farklı bir şehirden geldiğimizi bildikleri için bulunduğumuz yerde yalnız olduğumuzu dolayısıyla kendimizi savunamayacağımızı düşünüp bize verilen hakları suistimal etmeye çalışmaları saygısızlık ve tamamıyla kurallara aykırı bir şey olduğunu bilmeleri gerekir. Eğer siz de böyle bir durumla karşılaşırsanız kesinlikle sessiz kalıp kenara çekilmeye çalışmayın çünkü bu yapılan haksızlığın üstesinden ancak bu şekilde gelebilirsiniz. Sesinizi sonuna kadar çıkarın. 

         Sözde filmden bahsedecektim ama konu biraz dağıldı gibi ama bu tarz konularında bir şekilde konuşulması gerektiği tarafındayım. Asıl konuya gelecek olursak yukarıda uzun uzadıya anlatmaya çalıştığım gerginlere biraz ara vermek için harika bir film. Özellikle George MİCHAEL hayranı olan ben, bir filmden alabileceğim bütün verimi aldım diyebilirim çünkü filmde kullanılan bütün şarkılar ona ait. Özellikle filme de ismini veren Last Chrismas şarkısının büyük bir hayranıyım. Tabi ki film sadece bunlarla bitmiyor. Başroldeki çift izlemesi aşırı eğlenceli olan Mimik Kraliçesi Emilia CLARKE ve Crazy Rich Asian filminin biricik Nick YOUNG 'ı olan Henry GOLDİNG. Son dönemlerde aşırı ilgimi çeken bir oyuncu Henry. Oynadığı bütün yapımlarda kendini gösteren başarılı bir aktör. Zaten Emilia CLARKE için bir söylememe gerek yok diye düşünüyorum. Kendini yeterince kanıtlamış, harika bir oyuncu olması dışında bir de bu filmde harika bir sese sahip olduğunu göstermiş oldu bize.

                                               Look up! 

Filmin konusu da hastalığından kurtulmuş bir kızın kendi kimliğini kaybetmesi. Hayatındaki insanlar artık Kate 'i tanıyamaz hale gelmiştir ve artık kimse onun bu bencil, umursamaz hallerine katlanamıyordur. Bu yüzden Kate sürekli arkadaşlarının evinden kovuluyordur,  iş yerinde de işler pek iyi değildir. Her şeye rağmen Kate bu bencilliğinin farkına varmadan ya da istemediğinden hala hayallerinin peşinden giderek müzik kariyeri yapmaya çalışmaktadır.



26 Ekim 2021 Salı

Prestige / Prestij

 

        Yine harika bir film ile karşınızdayım. CHRİSTOPHER NOLAN' a ait bir başyapıt. Önceden bu yönetmenin yapımlarını izleyenler bilir ki film boyunca büyük bir handikap içinde olursunuz. Özellikle izlediğimiz film/dizilerdeki sonrasını tahmin etme bu film için biraz zor diyebiliriz. Tam olaylar bu şekilde olacak derken asla tahmin etmediğiniz bir yolda gitmesi gerçekten izleyicinin film boyunca merakta kalmasına olanak sağlıyor. Aynı zamanda filmin iki saat olması düşündüğünüz gibi sıkıcı geçmiyor. Hepinizin bildiği gibi uzun metrajlı filmler belli zamanlarda durağan geçer ya da asıl konuya geçmek için ön hazırlık tarzında ilerler; fakat bu filmde her ne kadar aksiyon sahnesi olmasa da baştan aşağıya izleyicinin filme kitlenmesine sebep oluyor. 



                                    ''Are you watching closely?''

                             Film boyunca en sevdiğim replik olabilir


         Biraz da filmin içeriğinden bahsedelim. Genelde çoğu izleyici bir film seçerken filmin konusuna bakarak karar verir -o kategoride yer almıyorum diyemem- bense bu sıralar fazla film bulamamdan mıdır bilemem ama genel olarak beğendim oyuncuların filmlerine bakarak karar veriyorum ya da Netflix' te bulunan filmleri tercih ediyorum(bu durum tamamıyla kaldığım yerde internetin çekmemesiyle alakalı). Bu filmi de ilk gördüğümde gözüm sadece Christian BALE' i görmüştüm, daha sonradan Hugh JACKMAN ve Christopher NOLAN ismini görmem içimdeki ''bu filmi kesinlikle izlemeliyim'' alarmını çalıştırdı diyebilirim ki bu yazıyı yazdığım sırada oyunculara göz atarken Tesla'yı David BOWİE' nin oynadığını gördüm(neden bilmem ama aşırı şaşırtıcı benim için). 

         

                           Filmin büyüsü her yerde kendini belli ediyor


                 Bütün resimlerin filmi izledikten sonra anlam kazanacağına eminim

        Filmin sihirbazları konu alması herkesi bir miktar heyecanlandırıyor. Çocukluktan beridir sihirbazlık benim için büyülü bir meslek. O klasik kulak arkasından para çıkarma numarasını sürekli yapmaya çalışsam da yeterince hızlı olamadığım için bir türlü başaramazdım. Bu filmi izlerken aklıma dolan anılarım beynimi bir süre meşgul etti. Filmde de bu sihirbazlar dünyasını merkez almasına rağmen asla sırları açık etmemeleri filmin büyüsünü devam ettirmekteki en büyük etkenlerden biri olabilir. Tabi film boyunca en çok iki sihirbazın trajik bir kaza sonucu birbiriyle olan çekişmelerinin üzerinde durulmuş. Gösterdikleri şovlarla birbirleri üzerinde üstünlük kurmaya çalışmaları ikisi için de dönülmez bir yolun başına sokmaktadır.





19 Ekim 2021 Salı

Meet Joe BLACK



         Son zamanlarda günlerim fazlasıyla boş geçmekte ama bu durum pek benle alakalı değil. Tamamıyla ders programımın aşırı boş olması ve hibrit eğitim almamla ilgili. Hal böyle olunca günlerimi doldurmak için kendimi biraz dizi/film izlemeye vermiş olabilirim. Aradan 'gez toz' diyenler olabilir ama şuan bulunduğum şehrin kırsal bir kesim olması bu tarz imkanları kısıtlıyor. 

         Alttan alttan biraz mızmızlandığıma göre gelelim asıl konuya: 1998 yapımı olan Brad PITT ve Anthony HOPKİNS gibi harika oyuncuların oynadığı 'Meet Joe BLACK' filmi. Filmin benimle aynı yaşta olmasına rağmen asla eski bir filmmiş gibi hissettirmiyor insana(Brad PİTT' in çiğ yumurta sarısı saçlarına rağmen). Bunlar dışında biraz fantastik bir film olmasına rağmen her şey çok normalmiş gibi hissettirmesi güzeldi. Bunların yanı sıra başrol kızımızın çıtkırıldım tavırları sinir bozucuydu. Joe BLACK karakterine bakarsak da kendisinin 'ölüm' olmasından kaynaklı donuk bir tavrı vardı. Sanki algılamasında büyük bir sorunu varmış gibi tepkiler gösteriyordu. Belki de insani duyguları ilk defa tattığı için böyle davranıyordu çünkü onun açısından bakacak olursak 'ölüm' ün bir insan bedenine girmesiyle insanlığın bütün zaaflarını hissederek yaşaması onun için büyük bir deneyim olmuştur. Her şeyi yeni yeni öğrenen bir bebek gibi. Tabi bu iki oyuncudan yaşça byük olmakla beraber aşırı başarılı bir oyuncu olan Anthony HOPKİNS' i unutmamak gerek. Kendisi Bill adında karakteri canlandıran büyük bir şirketin başkanı ve iki başarılı kıza sahip başarılı bir iş insanını oynuyor. Bill ' in son dönemlerde kafasının içinde bir ses duyması onu huzursuz etmektedir. Bir süre sonra duyduğu sesin onun için gelen bir insan bedenindeki 'ölüm' olduğunu onunla tanışarak anlar. 


                        Ölümün fıstık ezmesi sevdiği kimin aklına gelir ki?





15 Ekim 2021 Cuma

The Last Letter From Your Lover/ Sevgilimden Son Mektup


         Jojo MOYES' a ait olan aynı adlı romandan uyarlama Netflix yapımı bu film başrollerinde Shailene WOODLEY, Callum TURNER gibi ünlü isimleri barındırıyor. Film geçmiş dönemde evli bir kadının, eşiyle röportaj yapmak için evlerine gelen bir gazeteciyle tanışmasından sonra aralarında geçen yasak aşkın günümüze kadar nasıl devam ettiğini konu alıyor. 
         Jojo MOYES' un bu kitabını daha önce okumamama rağmen filmin gidişatına baktığım zaman konu olarak Sarah JİO' nun romanlarına benzediğini söyleyebilirim. Genel olarak bu iki yazarda hep bir ikili tarih arasında gidip durarak iki farklı hikayeyi birleştirmeyi çok harika bir şekilde başarıyorlar. Kendi açımdan bakacak olursak dönem filmlerine -dizilerine ve kitaplarına- bayıldığım için genel olarak iyi yansıtılmış bir film olduğunu düşünüyorum. Özellikle Shailene WOODLEY' e aşırı yakıştırdığım bir karakteri canlandırmış. Oyuncunun fiziksel görünümünün zaten eskilerin dönme kadınlarına benzediği için rol kadının üstüne harika oturmuş. 
         Bunların dışında her ne kadar ben yoğunluğumdan dolayı filmi kesintili izlesem de bu filimin tek oturuşta izlenebileceğini söyleyebilirim. Son dönemlerde Netflix' in yapımlarına bakacak olursak gayet başarılı işlerde bulunduğunu düşünüyorum. basit filmlerin yanında düşünülmüş geniş çaplı filmlerinde yapılmaya başlaması sinema severler için harika bir fırsat. Umarım bu tarz kaliteli filmler gelmeye devam eder.


Son olarak kitabını okumadan filmi izleyemem diyenler için buradan 






1 Ekim 2021 Cuma

Squid Game Dizisini Sevenlere

            


    Bir süredir herkesin dilinde olan Kore yapımı SQUİD GAME adlı Netflix dizisini duymuşsunuzdur. Hala izlememiş olsam da  konusu ALİCE İN BORDERLAND adlı diziye benziyor. Bu sıralar sanal gerçeklik konulu diziler fazlasıyla popüler durumda. Tabi ki gerçek bilimkurgu hayranlarının bildiği gibi türünün ilk örnekleri bu yapımlar değil. Bu konunun bana kalırsa en güzel örneği MATRİX adlı film serisi olurdu. Bir çoğunuzun bildiği bu filmde insanlık ve robotlar arasındaki savaşın insanların kaybetmesiyle bütün insanlığın makinalar için enerji sağlayan bir tür enerji tarlasına dönüşmüş bir yapıyı anlatıyor. Tabi bu durumun farkında değil çoğu insan çünkü acımasız olduğu kadar da düşünceli olan makineler bütün insanlığın bir bilgisayar programının içinde yaşamasını sağlıyor.

      


        Gelelim ALİCE İN BORDERLAND adlı diziye. Kendisi izlediğim ilk Japon yapımı dizi diyebiliriz(animeleri saymazsak). Aşırı akıcı bir olay örgüsüne sahip bu diziyi bir oturuşta izleyebilirsiniz. Diziye başladıktan sonra aşırı meraklı olmam sebebiyle hemen dizi hakkında araştırma yaptım ve bir Japon klasiği olan aynı isimle yazılmış bir manganın uyarlaması olduğunu öğrendim. Bu demektir ki Netflix iptal etmediği sürece dizinin devam sezonlarının çekilmesi mümkün. Tabi yeni sezon onayı bile alamamış bir dizi için fazla ümitlenmemek istiyorum ama diziyi o kadar çok beğendim ki istemsiz bir beklentiye çoktan girdim bile. Artık önümüzdeki günlere bakacağız.


        Bu sırada bu dizilerin yeni sezonlarını beklerken izleyebileceğiniz yine aynı konuda bir animeden bahsetmek isterim ''SWORD ART ONLİNE''. Kendisi iki sezondan oluşan severek izlediğim animelerden birisi. Daha önce anime izlemediyseniz kesinlikle bununla başlayabilirsiniz. iki sezonu da birbirinden farklı maceraları anlatıyor ama şimdiden söylemeliyim ki ikinci sezon birinci sezonun çok gölgesinde kalmış. İkinci sezonu izlerken ilk sezonki kadar zevk alamadım diyebilirim. Bunun dışında ilk sezon kesinlikle mükemmel diyebiliriz. Bazen keşke böyle bir sanal gerçeklik gerçek olsa dediğim çok oldu ki bence olası bir hayal bu. Gerçi bu teknoloji ne zaman yapılır; yapılsa bile o zaman ben bu dünyada mı olurum orasını bilemeyeceğim ama bu sanal gerçeklik gerçek olsaydı dünya büyük bir biçimde değişirdi. 

Vicdanın Ölümü